Sitenin solunda giydirme reklamı denemesidir
Sitenin sağında bir giydirme reklam

“BUNLAR CUMAYA GİTMİYOR!”

GÜNDEM 23.06.2023 - 00:30, Güncelleme: 23.06.2023 - 00:30
 

“BUNLAR CUMAYA GİTMİYOR!”

Dibine kadar ayrıştırıldığımız, oy kazanmak uğruna kullanılan nefret dilinin günlük dile döndürüldüğü, itibara suikast montaj görüntülerin servis edildiği, harikalar harikası (!) bir seçimi geride bıraktık. Şartlar adil miydi? Hiç sanmam. Milletimizin takdiridir deyip burayı geçiyorum. Anlatmak istediğim farklı bir şey olacak.
Seçim öncesi adayların açıklandığı andan itibaren yaklaşık 2 ay boyunca sokaklardaydım. Tıpkı bir siyasetçi gibi Balıkesir’in derelerini, tepelerini gezdim ve gördüm. Siyasi sohbetlerin tam ortasındaydım genç yaşımda. Yeri geldi pazar sepetini dolduramayan teyzeyle, et fiyatlarından yakınan abiyle ya da “Ekonomi çok iyi yeğenim” kafasındaki amcayla sohbete dahil olduğum anlar oldu. Bazen seçmenin düşüncelerini analiz edebilmek için sadece sustum ve dinledim. Kendimce garip görüntülerle karşılaştım.   *****   Şimdi sizlere seçim çalışmalarında başıma gelen iki ilginç olayı anlatacağım. Hazırsanız başlıyorum. İlk olay Balıkesir’in merkezinde gerçekleşiyordu. Yer, Ali Hikmet Paşa Meydanı. Eğer seçime kadar olan zaman zarfında bahsettiğim meydandan geçtiyseniz ne kadar kalabalık olduğunu bilirsiniz. Her partiden insanlar vardı. Resmen minik miting alanı gibiydi. Genci yaşlısı almışlar ellerine parti bayraklarını sallayıp sallayıp duruyorlardı. Demokrasi tarihine geçecek güzel örneklerden bir tanesini andırıyordu.   *****   Ancak işler hiç uzaktan göründüğü kadar hoş değildi. Günlerden Cuma. Yine tıklım tıklım meydanın içine bizler de şöyle uğrayalım diye düşündük. İsim vermeden belirteceğim. Tam arkamda duran kadın aynen şöyle demişti; “Bunlar Cumaya gitmiyorlar. Münafık bunlar münafık! Allah göstermesin kazanırlarsa din diye bir şey kalmayacak!” İşte size Türkiye’de sayıları milyonu bulabilecek seçmen tipinden bir tanesinin canlı örneği. Böylesine ne vaat verirsen ver, ne söylemde bulunursan bulun, hangi sorununa merhem olmaya çalışırsan çalış asla değişmez. İkna etmenin hiçbir yolu yoktur. Seçmen olarak durup düşünmek gerekiyor. Oy vermek için nedenler üretmek gerekiyor. “Din elden gidecek” sözü oy vermek için yeterli midir? Karar sizlerin.   *****   Anlatacağım ikinci olay ise Balıkesir’in en büyük pazarlarından Cumartesi Pazarı’nda gerçekleşiyordu. Pazarcı esnafıyla ve alışveriş için gelen vatandaşlarla kalabalıklar içinde siyaset döndürülmeye çalışılıyor. Kimisi memnun, kimisi şikayetçi fiyatlardan. Üreticinin kendince haklı sebepleri var. Vatandaşında öyle. Ama bahsedeceğim şey meyveden, sebzeden bağımsız olacak. Neyse, pazardayız, tek tek geziliyor esnafın her biri. Bu sefer konuşmaya şahit olan değilim, direkt yüz yüze konuşanların en başındayım. Şanlıurfa’dan Balıkesir’e taşınmış pazarcı abimiz denk geldi. Konuşmaya başladık. Gidişattan gayet memnundu. Olabilir tabii, lafım yok. Lakin, bana dediği eskiden lokantaların boş olduğu ve şimdi ise lokantalarda yemek yiyenlerin lüks içinde yaşadığıydı.   *****   Yani lokantaların dolu olması, lokantalarda yemek yiyebilmek lükstü abimiz için. Bu da ekonominin iyi olduğunun göstergesiydi. Vatandaşlarımızın lüks algısının çok değiştini fark ettim. Ev alabilmeyi, arabaya binmeyi, akıllı telefonu saymıyorum. Temel ihtiyaçların en başında gelen yemek yiyebilmenin lüks olduğunu duymak beni ürkütmüştü. Çünkü lüks algısı bu kadar aşağı seviyeye düşerse yarın; “Her gün yemek mi yenir?” diye duymayacağımız ne malum?   *****   Acı, ama gerçek. Gerçekler çok ama çok acı. Gençlerin hayalleri ile belli kesimin hayalleri üzülerek söylüyorum ki asla ortada buluşmuyor. Hayaller, yaşantılar, beklentiler tamamen bağımsız halde. İki farklı ayrık küme. Gençler yurtdışına tatile gitmeyi, araba almayı, ev sahibi olmayı, sosyalleşmeyi hedeflerken kimisi de sadece dışarıda yemek yemeyi lüks sayıyor. Bu kafayı artık değiştiremezseniz. Belli bir yaşa gelmiş, düşünce kalıplaşmış.   *****   “İnsanlar hayatta tecrübesi kadar vardır” derdi hep büyüklerim. Sevgili büyüklerim, merak etmeyin. 2 ay çokça şey öğretti bana. Olgular yerine algılar vardı sahnede. Gelip de; “Siz başa geçerseniz neler yapacaksınız?” diye kimse sormamıştı mesela. Vaat duymak isteyen yoktu, soru sormak, sorgulamak yoktu. Algılar sahneye çıkınca söylemin hiçbir faydası da yoktu doğal olarak. Kutu tamamen kapalıydı.   *****   Lafın özüne, sözün kısasına gelecek olursam Balıkesir’de seçim böyle geçti benim için. Birçok insanla, iyi kötü birçok anı biriktirdim. Emeği geçenlere kocaman teşekkürler. Saygılarımla.
Dibine kadar ayrıştırıldığımız, oy kazanmak uğruna kullanılan nefret dilinin günlük dile döndürüldüğü, itibara suikast montaj görüntülerin servis edildiği, harikalar harikası (!) bir seçimi geride bıraktık. Şartlar adil miydi? Hiç sanmam. Milletimizin takdiridir deyip burayı geçiyorum. Anlatmak istediğim farklı bir şey olacak.

Seçim öncesi adayların açıklandığı andan itibaren yaklaşık 2 ay boyunca sokaklardaydım. Tıpkı bir siyasetçi gibi Balıkesir’in derelerini, tepelerini gezdim ve gördüm. Siyasi sohbetlerin tam ortasındaydım genç yaşımda. Yeri geldi pazar sepetini dolduramayan teyzeyle, et fiyatlarından yakınan abiyle ya da “Ekonomi çok iyi yeğenim” kafasındaki amcayla sohbete dahil olduğum anlar oldu. Bazen seçmenin düşüncelerini analiz edebilmek için sadece sustum ve dinledim. Kendimce garip görüntülerle karşılaştım.

 

*****

 

Şimdi sizlere seçim çalışmalarında başıma gelen iki ilginç olayı anlatacağım. Hazırsanız başlıyorum. İlk olay Balıkesir’in merkezinde gerçekleşiyordu. Yer, Ali Hikmet Paşa Meydanı. Eğer seçime kadar olan zaman zarfında bahsettiğim meydandan geçtiyseniz ne kadar kalabalık olduğunu bilirsiniz. Her partiden insanlar vardı. Resmen minik miting alanı gibiydi. Genci yaşlısı almışlar ellerine parti bayraklarını sallayıp sallayıp duruyorlardı. Demokrasi tarihine geçecek güzel örneklerden bir tanesini andırıyordu.

 

*****

 

Ancak işler hiç uzaktan göründüğü kadar hoş değildi. Günlerden Cuma. Yine tıklım tıklım meydanın içine bizler de şöyle uğrayalım diye düşündük. İsim vermeden belirteceğim. Tam arkamda duran kadın aynen şöyle demişti; “Bunlar Cumaya gitmiyorlar. Münafık bunlar münafık! Allah göstermesin kazanırlarsa din diye bir şey kalmayacak!” İşte size Türkiye’de sayıları milyonu bulabilecek seçmen tipinden bir tanesinin canlı örneği. Böylesine ne vaat verirsen ver, ne söylemde bulunursan bulun, hangi sorununa merhem olmaya çalışırsan çalış asla değişmez. İkna etmenin hiçbir yolu yoktur. Seçmen olarak durup düşünmek gerekiyor. Oy vermek için nedenler üretmek gerekiyor. “Din elden gidecek” sözü oy vermek için yeterli midir? Karar sizlerin.

 

*****

 

Anlatacağım ikinci olay ise Balıkesir’in en büyük pazarlarından Cumartesi Pazarı’nda gerçekleşiyordu. Pazarcı esnafıyla ve alışveriş için gelen vatandaşlarla kalabalıklar içinde siyaset döndürülmeye çalışılıyor. Kimisi memnun, kimisi şikayetçi fiyatlardan. Üreticinin kendince haklı sebepleri var. Vatandaşında öyle. Ama bahsedeceğim şey meyveden, sebzeden bağımsız olacak. Neyse, pazardayız, tek tek geziliyor esnafın her biri. Bu sefer konuşmaya şahit olan değilim, direkt yüz yüze konuşanların en başındayım. Şanlıurfa’dan Balıkesir’e taşınmış pazarcı abimiz denk geldi. Konuşmaya başladık. Gidişattan gayet memnundu. Olabilir tabii, lafım yok. Lakin, bana dediği eskiden lokantaların boş olduğu ve şimdi ise lokantalarda yemek yiyenlerin lüks içinde yaşadığıydı.

 

*****

 

Yani lokantaların dolu olması, lokantalarda yemek yiyebilmek lükstü abimiz için. Bu da ekonominin iyi olduğunun göstergesiydi. Vatandaşlarımızın lüks algısının çok değiştini fark ettim. Ev alabilmeyi, arabaya binmeyi, akıllı telefonu saymıyorum. Temel ihtiyaçların en başında gelen yemek yiyebilmenin lüks olduğunu duymak beni ürkütmüştü. Çünkü lüks algısı bu kadar aşağı seviyeye düşerse yarın; “Her gün yemek mi yenir?” diye duymayacağımız ne malum?

 

*****

 

Acı, ama gerçek. Gerçekler çok ama çok acı. Gençlerin hayalleri ile belli kesimin hayalleri üzülerek söylüyorum ki asla ortada buluşmuyor. Hayaller, yaşantılar, beklentiler tamamen bağımsız halde. İki farklı ayrık küme. Gençler yurtdışına tatile gitmeyi, araba almayı, ev sahibi olmayı, sosyalleşmeyi hedeflerken kimisi de sadece dışarıda yemek yemeyi lüks sayıyor. Bu kafayı artık değiştiremezseniz. Belli bir yaşa gelmiş, düşünce kalıplaşmış.

 

*****

 

“İnsanlar hayatta tecrübesi kadar vardır” derdi hep büyüklerim. Sevgili büyüklerim, merak etmeyin. 2 ay çokça şey öğretti bana. Olgular yerine algılar vardı sahnede. Gelip de; “Siz başa geçerseniz neler yapacaksınız?” diye kimse sormamıştı mesela. Vaat duymak isteyen yoktu, soru sormak, sorgulamak yoktu. Algılar sahneye çıkınca söylemin hiçbir faydası da yoktu doğal olarak. Kutu tamamen kapalıydı.

 

*****

 

Lafın özüne, sözün kısasına gelecek olursam Balıkesir’de seçim böyle geçti benim için. Birçok insanla, iyi kötü birçok anı biriktirdim. Emeği geçenlere kocaman teşekkürler. Saygılarımla.

Balıkesir HABERİ

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve balikesirkulisgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.