SANA NİYE OY VERELİM YÜCEL YILMAZ?

SANA NİYE OY VERELİM YÜCEL YILMAZ?

SANA NİYE OY VERELİM YÜCEL YILMAZ? Mustafa KELOĞLU Yerel10 Haber Genel Yayın Yönetmeni   Yerel seçimler için geri sayımın başladığı bugünlerde adaylık için nabız yoklamaların, kendi adaylığıyla ilgili kamuoyu algısı konusunda çalışmaların yoğunlaştığı günlerden geçiyoruz.  Mevcut başkanlardan devam etmek isteyenler genel eğilim olarak; “Benim adaylığım garanti, diğerleri kendine baksın” modundalar. Eskiden bu tür algılar fısıltı gazetesi aracılığıyla yapılırken, şimdilerde fısıltı gazetesinin yerini sosyal medya aldı. Sosyal medyadaki banileri başkanlar adına bu tür algılar için dişini tırnağına takmış çalışmaktalar. Yerel seçimler için geri sayımın başladığı bugünlerde adaylık için nabız yoklamaların, kendi adaylığıyla ilgili kamuoyu algısı konusunda çalışmaların yoğunlaştığı günlerden geçiyoruz.  Mevcut başkanlardan devam etmek isteyenler genel eğilim olarak; “Benim adaylığım garanti, diğerleri kendine baksın” modundalar. Eskiden bu tür algılar fısıltı gazetesi aracılığıyla yapılırken, şimdilerde fısıltı gazetesinin yerini sosyal medya aldı. Sosyal medyadaki banileri başkanlar adına bu tür algılar için dişini tırnağına takmış çalışmaktalar. Her yerel seçim öncesi çok revaçta olan motto; “Gidilmedik yer, sıkılmadık el, dökülmedik ter bırakmayacağız. Biz her eli sıkacağız, her gönüle dokunacağız” diye özetlenen bir mottodur. Lakin bu manipülasyona son derece açık motto -mış gibi yaparak, -mış gibi davranarak, kuvveden fiile geçirilebilir, gerçekleştirilebilir bir motto değildir ne yazık ki. Aday olabilmek, mevcut başkanlığını tekrar aday olarak sürdürebilmek için verilen bu korakor mücadele, çoğu kez siyasi ahlaktan yoksun bir şekilde yapılmakta, bu da zaten siyasi arenada her geçen gün daha fazla kaybolan nezaket, feraset, letafet, diğergamlık gibi değerleri daha da iğdiş etmekte ve rekabeti daha da vahşileştirmektedir. Bir şehre Şehrül-emin olmak için adayın taşıması gereken asgari bir takım özellikler olması gerekir.   En veciz ifadesiyle şehrin her şeyinin emanet edildiği kişidir Şehrül-emin. Bir şehrin imarından, temizliğinden, çevresinden, suyundan, selinden, otundan, çöpünden, konutundan, yerleşiminden, zengininden fakirinden, yaşlısından, yetiminden, hastasından, engellisinden kısaca 7’den 70’e şehrin bütün sakinlerinden sorumlu kişidir. Belediye başkanı, bir sınıfın, bir zümrenin, bir grubun başkanı olmadığının, kendi sorumluluk alanındaki toplumun tamamının belediye başkanı olduğunun bilincinde olmalıdır. Oy alsın, almasın, sorumluluk alanındaki herkesin refahı ve mutluluğu için çabalamalı, projeler yapmalı, sorunlara çözümler bulmalıdır. Bu girizgahtan sonra Balıkesir’de yani yaşadığımız şehirde durum ne bir bakalım. Yücel Yılmaz Balıkesir’in Büyükşehir Belediye Başkanı. Kendi net olarak ifade etmese bile, çevresindeki herkes, hatta Balıkesir siyasetinin büyük çoğunluğu O’nun tekrar aday olacağından emin. Müstakbel Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı adayı olarak görüyorlar kendisini. Ben O’nun Ak Parti tarafından tekrar aday gösterilmesi ile ilgili kararın henüz verilmediğini, Ak Parti içinde karar vericileri etkileme gücüne sahip birtakım lobiler vasıtasıyla elinin güçlü olduğunu bilmeme rağmen bu konuda sürprizlerin yaşanabileceğini düşünen küçük azınlıktanım. Lakin mesele şu an bu değil. Tekrar aday olarak gösterileceğini varsayarak sayın Yücel Yılmaz’a samimi bir merakla artniyetsiz olarak soruyorum; – Tekrar aday gösterilmen halinde sandık önümüze konduğunda sana niye oy verelim? Bu soru ilk bakışta saçma gelebilir. Lakin ilk seçildiğin günden bu yana yapıp ettiklerine baktığımızda bu sorunun cevabını vermen gerekiyor. Diyelim ki sandık önümüze konduğunda oyumuzu sana verdik, bu dönemde olduğu gibi “Ah bu kırsalda yaşayan köylüler, varoşlarda yaşayan vatandaşlar, seçimde oyunuzu verdiğinizde kendinizi bir şey zannediyorsunuz. Oysa benim gibi vizyoner(!), elit(!) bir başkanın önündeki en büyük engelsiniz. Oturun oturduğunuz yerde, ayak altında dolanmayın” mı diyeceksin? Yoksa “Ben yediden yetmişe bütün Balıkesir’in belediye başkanıyım. Bu şehirde yaşayan herkes benim başımın tacıdır, onların hizmetkarı olmak benim için şereftir” mi diyeceksin? Belediye Başkanlığı yaptığın bu dönemde sokakta, kahvede vs. özellikle kırsal kesimde ve varoşlarda yaşayan insanlara yeterince hizmet götürmediğin, bir günden birgüne gidip onların ellerini sıkmadığın, dertlerini dinlemediğin, onları görmezden geldiğin gibi bir algı var. Eski adıyla köyde, şimdiki adıyla kırsal mahallede yaşayan biri olarak bu algının hiç te gözardı edilemeyecek kadar dikkate alınması gereken, gerçek payı hiç te azımsanamayacak kadar büyük bir algı olduğunu söyleyebilirim. O gözden ve gönülden ırak tuttuğun amcalar, dayılar, teyzeler, abiler, kardeşler senin beylere ve hanımefendilere ve onların temsil ettiği dünya görüşüne gösterdiğin zaman zaman jakobenizme varan pozitif ayrımcılıktan fena halde rahatsızlar. Bu rahatsızlıklarını ise bundan önceki seçimlerde belki Reis’in hatırına göstermediler ama bu önümüzdeki seçimde sandıkta fazlasıyla göstermekte kararlılar. Eğer tekrar aday gösterilirsen bu algı üzerine biraz düşün ve kafa yor derim. Çünkü son pişmanlık fayda etmez bunu bilir bunu söylerim….